Fransız Teğmenin Kadını

Kitap: Fransız Teğmenin Kadını
Yazar: John Fowles
Konu: 19. yüzyıl İngiltere’sinde geçen, ahlak, etik, var oluş, toplum gibi konulara farklı bir anlatıyla eleştirel bir bakışın sunulduğu bir aşk romanı.
Benim Notum: (4/5)

İngiliz yazar John Fowles’ın en bilinen kitaplarından olan Fransız Teğmenin Kadını 19. yüzyılda yaşayan Sarah ve Charles’ın hikâyesini anlatıyor. Fowles özgüveni yüksek ve cesur bir yazar. Klasik roman anlatısıyla oynuyor, araya girerek kurguyu değiştiriyor, karakterlerle, romanın geçtiği çağla, anlattığı olayla, din ve bilimle ilgili yorumlar yapıyor. Bu yönüyle çok ilginç ve keyifli bir kitap. Kitabın geçtiği tarihi döneme ve coğrafyaya çok hakim olduğu belli olan yazar bu açıdan okuru doyuruyor. Aralara serpiştirdiği bolca fikri tartışmaya rağmen okuru sıkmadan hikâyeyi sürüklemeyi başarıyor. Tüm bunlar kitabı çok başarılı kılıyor.

Kitabın benim için iki talihsiz yönü var (ki bu konuda çok da yalnız olduğumu düşünmüyorum) birisi kitabın fanatik taraftarları diğeri kitabın ağırlığını verdiği hususlar. Fransız Teğmenin Kadını seveni çok olan bir roman. Bunda bir sorun yok elbette. Ancak kitabı sevenler kitabı muhteşem, harikulade, enfes buluyorlar. Bu kadar övgü dolu bir kitap olunca ister istemez beklenti büyüyor. Mükemmel olmasını beklediğiniz bir kitabın “iyi” çıkması, sizin için kitabı kötü yapıyor. Bu kitabın suçu mu? Bilmiyorum ama durum bu. Diğer husus da kitabın bütün hazinesini inşa ettiği Viktorya dönemi İngiltere kültürünün benim (ve benim gibi birçok kişi) için pek bir şey ifade etmiyor olması. Yapılan eleştiriler, gömüp çıkarmalar, sağa sola fırlatılan taşlar, yazarın yaşadığı çağla kıyaslamalar (kitapla arasında yüzyıl, bizimle elli yıl var), alıntı yapılan dönem şairleri “çok hoştur ama bana ne“. Sözcüklerle yapılan gösteriyi anlıyorsunuz ama iyi duvar ören bir inşaat ustası ne kadar ilginizi çekiyorsa o da o kadar ilginizi çekiyor. Mesela bir Dostoyevski romanında dönemle ilgili bir sürü ayrıntı vardır ama bunlar sizi sıkmaz çünkü kitap kendini bunlara yaslamamıştır, karakterlere yaslamıştır. Elbette bu kitapta da karakterlerin ayrıntılı analizi yapılıyor ama kitabın gücü orada değil.

Kitaptaki karakterler sıradan ve sıkıcı. Oturup yarım saat sohbet edeceğiniz tipler değil. Aşk hikâyesi epik sayılmaz. Ne Charles’ın ne de Sarah’nın yaptıkları gerçekçi gelmiyor. Yazarın karakterleri derinlemesine anlatması, ne zaman ne yapacakları üzerine fazlaca kafa yorması da maalesef bu konuda yardımcı olmuyor.

Sonuç olarak Fransız Teğmenin Kadını güzel bir kitap ama beklentinizi fazla tutarsanız hayal kırıklığına uğrarsınız. Roman olarak ortalama bir roman ancak yazarın tarzı, okurla kurduğu sıra dışı ilişki takdiri hak ediyor. Özellikle karakterlerin davranışlarını okurla birlikte tartışması gerçekten keyifli. Bu nedenle kitaba dört yıldız veriyorum.